Hekimlik Anlayışım

Hekimlik benim için bir meslek değildir. Hekimlik, bir insanın hayatına emanetçi olmaktır. Ben, hastalığı değil hastayı merkeze alan bir hekimlik anlayışını benimsiyorum. Tanılar, görüntüler ve ölçümler elbette önemlidir; ancak hiçbir tetkik, bir insanın anlattığı hikâyenin yerini tutmaz. Bu nedenle muayenede ilk baktığım şey sonuçlar değil, insanın kendisidir. İnanıyorum ki; aynı hastalık farklı insanlarda aynı değildir. Bu yüzden her hasta, kendi bütünlüğü içinde değerlendirilmelidir.

Akademik ve Klinik Yolculuk

Tıp ve akademi yolculuğum boyunca, omurga başta olmak üzere hareket sistemi hastalıkları üzerine yoğunlaştım. Klinik pratiği, bilimsel üretimden ayırmadan; bilimi yalnızca yayınlarda değil, hastanın hayatında karşılık bulan bir değer olarak ele aldım. Ulusal ve uluslararası düzeyde yapılan çalışmalar, geliştirilen cerrahi teknikler ve akademik katkılar; benim için birer ünvan değil, sorumluluktur. Bilginin gerçek değeri, hastaya temas ettiği noktada ortaya çıkar. Bu nedenle her yeni bilgi, her yeni teknik benim için şu soruyla başlar: “Bu, hastanın hayatını gerçekten iyileştiriyor mu?”

Neye İnanırım, Neye İnanmam

İnanırım ki:

Hekimlik yalnızca tedavi etmek değil, anlamaktır. İyi bir hekim önce dinler. Bilim, vicdanla birleşmediğinde eksik kalır.

İnanmam ki:

Her tanının tek bir doğru tedavisi vardır. Her hastaya aynı yol uygulanabilir. Hızlı kararlar her zaman doğru kararlardır.

Benim için doğru hekimlik; acele etmeyen, sorgulayan, gerektiğinde durabilen ve hastayı bu sürecin aktif bir parçası yapan hekimliktir.

Hastaya Verdiğim Söz

Her hastaya şunu vaat ederim: Önce dinleneceksiniz. Bir vaka değil, bir insan olarak görüleceksiniz. Sizin için en doğru yol, birlikte belirlenecek. Gereksiz hiçbir müdahale yapılmayacak. Her hastalık tamamen iyileştirilemeyebilir. Ama her hasta anlaşılmayı hak eder. Benim hekimlik anlayışımın özü budur.